Dağın Sesi


   Yaşıyoruz değil mi? Hepimiz. Farklı ya da aynı yaşamlarımız var. Yaşamı hissediyoruz. Ama yaşamı biliyor muyuz? Yaşamın nerede başladığını ve nerede bittiğini kestirebiliyor muyuz? Yaşam tıpkı, fosil halinde bulunmuş bir lotus tohumu gibi. Ne bin yıllık diyebilirsiniz, ne de elli bin yıllık. Tohumun yaşamı insanınki karşısında, bir sonsuzluk.
    Yasunari Kavabata, Dağın Sesi'ni yazarken ne bir başlangıç ne de bir son veriyor size. Tıpkı yaşam gibi. Yaşam bir döngüdür. Başlar, biter, başlar, biter... Yeniden başlayan belki sizinki belki de bir başkasınınkidir. Fakat başlar, daima.
    Yaşlı bir adamın, Şingo'nun, iç dünyasında hâlâ sorguladığı kavramlarla karşı karşıya kalıyorsunuz. Yaşamdaki yerini, geçkin yaşına rağmen cinselliğini sorguluyor Şingo bir anlamda. Sık sık gördüğü rüyalarındaki bir kıza, kürtajla alınmış bir cana; bir ayçiçeğine ya da kiraz ağacına bakarken sorular soruyor kendine. İnsanın kendisine itiraf etmekte çekindiği şeyleri düşünüyor, suçu çoğu zaman kendinde aramaya çalışıyor ve yine yaşamını sorguluyor. Ve pek sıklıkla kesin cevaplar vermiyor size Kavabata, Şingo'nun ağzından aktardığı o kısa, sade ve duru cümlelerde.



    Japon kültürünü, toplum ilişkilerini, pişmanlıkları, yaşamdaki önemli kararların sorgulanmasını öyle huzur dolu bir dille aktarıyor ki sizlere. Bu huzur en çok kendisini doğa tasvirlerinde hissettiriyor. Kavabata'nın kalemi tıpkı doğanın kendisi gibi işliyor. Sakin, durgun. Onun harfleri arasında dolaşmak tıpkı bir ormandaki ağaçlar arasında dolaşmaya benziyor. İnsanın doğadan geldiğine ve yine aynı doğaya döneceğine inandırıyor sizi o dinginlik; her ne kadar insan kopmaya çalışsa da.
    Satırlarında II. Dünya Savaşı'nın etkileri görülüyor. Amerikan savaş uçakları kimi zaman çok alçaktan uçuyor, ki sesini duyurabilsin Kavabata. Bir bebeğin gözlerindeki şaşkınlığında hissediyorsunuz savaşı azıcık. Bir oğulun çarpık aile ilişkilerinde de, sözlerinde de buluyorsunuz biraz.


    "Kulağının dibinden vızır vızır kurşunlar geçmişse, insanın kendi piçiyle karşılaşıp da onu tanımaması umurunda olmuyor. Hayati bir tehlike değil..."

    "Savaş ve barış zamanları birbirinden farklıdır."

    "Ama belki tekrar savaş çıkar. Hem belki önceki savaş hâlâ benim gibilerin aklından çıkmamıştır."

    Yasunari Kavabata size dağın sesini, doğanın sesini, anlık ilhamların ve uyanışların sesini, belki de Tanrının sesini aktarıyor, Doğan Kitap'tan. Meselimin sonuna gelirken diyorum ki; okuyun.

Yorumlar