Çingene

   "Şems Hikmet:
   — Canım, çingeneler Müslüman değil midirler? Siz Müslüman'ız demiyor musunuz?
   Mehtap:
   — Diyoruz ama yine bize çingene diyorlar. Müslüman olmadığımızı söylüyorlar. Çingene başka Müslüman başkaymış. Hatta bizden bazı erkekler Çingene olduğunu saklayarak Müslüman kızı alıyor da Çingene olduğu duyulduğu zaman kıyametleri koparıyorlar."
   Ahmet Mithat Efendi, 1886 yılından sesleniyor sizlere. Boğazından çıkan sesler ulaşmasa da kaleminden çıkan mürekkep ulaşıyor. Irk ayrımından bahsediyor. Şems Hikmet'in Ziba'ya, Çingene kızına, aşkının temizliğini anlatıyor kendisini anlayacak yüreklere. Çingeneler gibi niceleri sadece ırkları bahane edilerek küçük görülmedi mi yıllarca? Yüzyıllarca diyelim. Hâlâ da görülmüyor mu? Görülmeyecek mi yıllarca? Yüzyıllarca diyelim yine.

   "Eski zamanın Odisse, İlyada romanları gibi bizim bu romanımız dahi birkaç bin sene sonra okunsa, hiç şüphe edilemez ki o zamanın erkek ve bayan okuyucuları ağırlıklı olarak Şems Hikmet'i takdir ve tasvip ederek Rakım Efendi'yi fikir darlığı, vizyon fukaralığı, geri kafalılık ile suçlayacaktır. Zira o zamanlar insanoğlunun şuuru tamamıyla yerli yerine oturmuş olacak ve bütün insanlık, her ferdiyle sabit, tek bir uygarlığın vatandaşı olacaktır; ve medeniyet, insanların arasında ne kavmiyetçe ne de uygarlıkça hiçbir fark kalmayacak kadar küreselleşecektir. Dünya bir insan yurdu ve insanlar da tek bir medeni soydan ibaret sayılacaktır! İşte Şems Hikmet, bir çingene kızını eğiterek hanım etmeyi kafasına koyduğu zaman, böyle birkaç bin sene sonra dünyaya gelecek bir adamın manevi sorumluluğunu içinde hissetmesi nedeniyle bu niyete düşmüştür."


   Ahmet Mithat, binlerce yıl da beklemek gerekse bu durumdan umutlu. Velhasıl; uygarlaşma sürecinde -aslında barbarlaştığımız, ki bu barbarlaşma düşünsel anlamda belli arketiplere yönelmeyi kapsar- keşifler ile ve insanların kendilerinden farklı olanla, en önemlisi de kullanıp hor görebilecekleri ile karşılaşmasıyla gelişmiş olan ırk ayrımcılığının, nitekim 'uygar' insanlar bile farkına varamamıştır. Her çağda ve her toplumda, ki bunlar kendilerine medeniyetin beşiği de deseler, hiçbir zaman gruplaşmanın ve ayrımcılığın olmadığının örneğine rast gelmek mümkün değil gibidir. İnsanın olduğu yerde her zaman güzel şeylerin olduğu gibi çirkin şeyler de olmaya devam edecektir. Hiç kimse kardeş kardeş yaşayacağımızın hayallerini kurmasın. Önemli olan bu mücadeleye devam edebilmek, nefesiniz kesilene kadar haykırmaktır. Çünkü insan dediğimiz, kendini bu tür konularda zapt etmekte güçsüzdür.

   "Gaddarlık, insaniyetimizin en parlak üstünlük işaretlerindendir. Bir adamı ezmek lazım gelince, cihan kahraman kesilir."


    Ahmet Mithat Efendi'nin Çingene'si Sel Yayıncılık'tan. Meselimin sonuna gelirken diyorum ki; okuyun.

Yorumlar