Vahşi Zevkler

  • SAVAŞ 
   "Hükümetlerin özünde itaat etmek değil, buyurmak vardır. İşte bu nedenledir ki, hükümetler daima buna yönelecek ve iktidardan isteyerek hiçbir zaman vazgeçmeyeceklerdir. Hükümetlere iktidarı ordu sağladığına göre, hükümetler hiçbir zaman kendi var olma nedenleri olan ordudan, kısacası savaştan vazgeçmeyeceklerdir."
   Sözümona herkes yabancıları sever. Lafa geldiği zaman farklılık her zaman güzelliktir. Ama gerek dinlerin gerekse de milliyetçi duyguların öğütlediği gibi, kutlu halkın, seçilmiş insanların olduğu kesim her zaman "biz" oluruz. Bu gibi zamanlarda asla kimse çıkıp da "Ama onlar?" demeyi aklına bile getirmemeye meyillidir.
   Savaş çıktığı zaman halkın hepsinin istekli veya isteksiz olarak asker olması kaçınılmazdır. Ki savaşların çıkması da iktidarların iki çift saçma sözüne bakmaktadır. Öyle ki yeri geldiğinde aydın çevrelerin bile iktidar doğrultusunda savaşın gerekliliğini sorgulayıp sorgulamadığı zamanlar olmuştur. Bunun asıl sebebi hükümetin "halkı temsil eden belirli kesim" olarak tasvir edilmesi ve görüşlerin sorgulanmaya açık olmadığı bilincidir. Bu sözümona barış isteyen ama savaşın gerekliliğinden dem vuran aydın kesim bunu o kadar çok tekrarlamıştır ki kendileri bile inanmaya başlamışlardır. Burada gerçek tasvir hükümetin "halkı sömüren belirli kesim" olduğudur.
   Savaşların bitirilmesi ve barışın sağlanması iktidarların yetkilerinin sınırlanmasıyla mümkün hâle gelir. İktidarların da bunu yapmaya gönüllü olduklarından bahsedilemez bile. Öyleyse bu sınırlama kamuoyu ile mümkündür. Sonuçta hükümeti seçen kamuoyu olduğuna göre sınırlama yetkisi de pekâlâ kamuoyundadır.

  • İLK BASAMAK (ET YİYİCİLER)
   "Platon'a göre, kazanılması gereken en önemli nitelik, insanın kendini bir şeyden yoksun bırakmasıydı. Daha sonra, cesaret, bilgelik ve hakkaniyet geliyordu. Platon'un öğretisine göre, hakkaniyet bir insanın sahip olabileceği en yüce erdemdi. İsa'nın öğretisi ise, başka bir ileri adımı getiriyordu; Hıristiyanlık erdemleri fedakârlıkla başlıyor, Tanrı'nın iradesine sadık kalarak  sevgiye varıyordu."
   İşte bu ilk basamak, kendini mahrum bırakmak diye nitelenen şey oburluk diye de ele alınabilir. Ve oburluğun en çirkin şekli olan et yiyiciliktir. Öyle ki cana kıyılarak ihtiyaçların giderilmesi cinayetten başka bir şey değildir. İhtiyaç olduğu ileri sürülerek yapılan savunmaların hepsi artık haksız çıkarılabilir. Çünkü günümüzde bu ihtiyaçların giderilmesi başka türlü besinlerin giderilmesi ile de mümkün hâle gelmiştir. Günümüzde vejetaryenlerin sayısı giderek artmaktadır. Ve görüldüğü gibi etin yerini doldurabilen besinler de mevcuttur.
   Aslında burada asıl vurgu yapılmak istenen nokta, et yememekten ziyade ihtiyaçları giderirken aşırıya kaçmamaktır. Ve ortada bir şey varsa paylaşılmasıdır. Kimi dinler ve ahlâk kuralları çevresinde şekillenen "ihtiyacın olandan fazlasını başkalarına vermek" düşüncesi bencillikten başka bir şey değildir. Önemli olan artıkların dağıtılması değil, paylaşımın gerçek anlamda ve karşıdaki ile eşit oranda olmasıdır. Ve işte bu ilk basamak aşıldıktan sonra diğer basamakların aşılması da gerçekleşebilir. Çünkü merdivenleri tırmanmaktan başka bir tek yol vardır, o da insanın günlük zevk ve uyuşturucularla kendini uyuşturup, alıklaşmasıdır.

  • AVCILIK
   "Vicdanım! Cezasını görmeksizin hiç kimseye zarar veremeyeceğimi ve bir canlı varlığı yaralayarak aslında ruhumu yaraladığımı bana anımsat."
Mercier
   Günümüzde hâlâ devam eden vahşetin ve meşru cinayetin bir şekli de avcılıktır. İlk çağlarda insanın ihtiyaçlarını gidermesi için gelişen avcılık artık günümüzde ihtiyaç için değil, tamamen zevk için yapılmaktadır. Avcılığın öldürme ve kana duyulan arzudan yapılmadığını, önemli olanın avcılık süresince hissedilen doğayla bir bütün olma süreci olduğunu savunanlar elbette çıkacaktır. Nihayetinde evrimin değişmez gerçeğinin bu olduğu, güçlünün güçsüzü öldürdüğü ve salt doğanın bile bu şekilde işlediği söylenebilir. Oysaki evrim sürecinden geçen insanın, ilk insanların ihtiyaçlarını gidermek için yaptığı avcılığı, bugün niye yaptığı merak konusudur. Çünkü avcılık, evrim geçirmiş modern insanın, vicdanının reddettiği bu hayvani içgüdülerini ortaya çıkarmaktan başka bir işe yaramaz.
   Lev Tolstoy'un üç makalesinin yer aldığı Vahşi Zevkler, Kaos Yayınları'ndan. Meselimin sonuna gelirken diyorum ki; okuyun.

Yorumlar