Mister Pickwick'in Serüvenleri

   "Bir insanın hayatında, kendi şapkasını kovalarkenki kadar gülünç bir sıkıntı yaşadığı ya da acınmaya o kadar az müstahak göründüğü anlar çok enderdir. Bir şapkayı yakalamak aşırı soğukkanlılık ve çok özel bir muhakeme gücü gerektirir. Aceleci olmamalısınız, yoksa şapkayı çiğnersiniz; karşıt uca savrulursanız, onu hepten yitirirsiniz. En iyisi izlenen nesnenin usulca peşinden gitmek, tetikte ve ihtiyatlı olmak, fırsatı kollamak, az ilerleyip önüne geçtikten sonra hızlı bir dalış yaparak tepesinden yakalamak ve sımsıkı kafaya geçirmektir. Bir de bütün bu süre boyunca işi şakaya vurmakta kimseden aşağı kalmadığınızı göstermek için tatlı tatlı gülümseyeceksiniz."
 
   Bin sekiz yüzlerin İngiltere'sindeki beyefendilerin şapka yakalama sıkıntısı; nitekim hâlâ devam eden bir sıkıntıdır. İnsanlar hiçbir zaman tatlı talı gülümsemeden vazgeçmeden o lanet şapkayı yerden alamayacak, en azından bunu biliyoruz. Bu şapka yakalama macerası her daim sürecek nasılsa; bizim yaşamın peşinden koştuğumuz gibi bu beyefendiler de şapkaların peşinden koşmaya devam edecekler. Bırakalım koşsunlar efem. Gelin biz de onu bunu bırakıp bu serüvenlerde Mister Pickwick'in ve sadık yardımcısı, her daim hazırcevap Sam Weller'ın  peşine takılalım, keyiflenelim biraz.

   "Ve, hepsinin üstünde, başkalarının sevincine , neşesine kendisi gibi yan bakıp laf atanların bu yüzden yeryüzünün en çürümüş ayrık otları olduklarını gördü ve dünyanın her iyiliği, her bir kötülüğü ile yan yana konulup tartıldığında her şeye rağmen fevkalade dürüst ve makbul bir dünya olduğu sonucuna vardı. Böyle düşünür düşünmez de, son tablonun üzerini kapatan bulutun kendi duyguları üzerine inerek onu kendinden geçirip uykuya sürüklemekte olduğunu hissetti. Ecinni taifesi birer birer gözünün önünden silinip gittiler, en sonuncusu da kayıplara karışınca Gabriel Grub uyuyakaldı."
    Mister Pickwick -o ölümsüz, merhametli, dürüst, adeta ikinci güneş gibi sımsıcak yüreği olan- şişman, kelli felli, hali vakti yerinde ve kendini dünyanın gizlerini çözmeye adamış bir serüvenci. Her daim o sımsıcak yüreğiyle çevresindekilere yardım etmiş, gençleri mutlu etmeye çalışmış ve bundan kendisine bir gram fayda sağlamamış bir meleke.
   Dickens, Mister Pickwick'i dünyanın güzelliklerini, iyiliklerini görecek şekilde yaratıyor ya, nitekim karşısına hiçbir surette gölgeler çıkarmaktan da kaçınmıyor. Ama her seferinde Mister Pickwick iyiliği ve mutluluğu görüyor olaylarda; Noel gecesi ecinni taifesi tarafından kaçırılan ve daha sonra Dickens'ın Scrooge karakterini yaratırken temel alacağı Gabriel Grub gibi.

   "Yeryüzü karanlık gölgelerle doludur ama, karşılaştırılacak olursa ışıltısı daha güçlüdür. Bazı insanların gözleri, yarasalar ve baykuşlar misali, aydınlıktan çok karanlıkta iyi görür. O tür görme gücü olmayan bizlerse, onca zamanımızı birlikte geçirmiş olduğumuz muhayyel dostlarımızı üzerlerine vuran bir anlık gün ışığı altında görmeyi yeğleriz."
   Don Quijote'a gezindiği rüyalar âleminde göz kulak olacak bir Sancho Panza var ise; bizim iyi yürekli Mister Pickwick'imizin de Sam'i var. Sam her derde düştüğünde hızır gibi yetişiyor bizim güleç yüzlü şövalyemiz Mister Pickwick'e. Öyle ki hazırcevaplılığı ve esprileriyle hem kendini hem de bizi epeyce eğlendiriyor. Bir de kendisi gibi bir babası var ki sayfaları okurken değmeyin keyfimize.
   Charles Dickens'ın Mister Pickwick'in Serüvenleri Yapı Kredi Yayınları'ndan. Meselimin sonuna gelirken, karanlık günlerde karanlık yüreklere biraz olsun keyif verebilmek adına diyorum ki; okuyun.

Yorumlar

  1. Arkadaşım,

    yapma etme, öyle allayıp pullayıp sunuyorsun ki kitapları, okuduklarımı bile gidip alayım bi daha okuyayım diyorum..

    Masraf ama yazık bize de :P

    YanıtlaSil
  2. Haha allayıp pullamıyorum vallahi. Güzel bu kitaplar güzel. Güzel olmasalar yazar mıyım hiç? :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder